Yukarı Çık




           
https://novelci.com/ dan oku

Zamanda geri gitmenin hiçbir yolu yok mu? 

"Ne demeye çalışıyorsun? Kulede insanı geçmişe gönderen bir item olmalı..."

Jaehwan o anda farkına vardı. 

Beastlain bir insanı geçmişe gönderebilecek hiçbir item olmadığını söylemişti. Aynı zamanda Jaehwan’ın baştan başlayabileceğini de açıklamıştı. Bu anlamsızdı. Ama bunların hepsinin anlam ifade etmesini sağlayan bir şey vardı. 

66. kat. 

Jaehwan, [Kabus]un daha düşük bir versiyonu olan Succubus ile savaşmıştı. 

Ekip, canavarı yenmek için çok zaman harcamıştı. Succubus’un yaptığı illüzyon zihni zayıf Yürüyenlerin dağılmasına neden oluyordu. Kat seks partisine dönmüştü. Succubus’un yarattığı rüya alemine yakalanan Yürüyenler defalarca diğerlerine tecavüz etmişlerdi. 

Jaehwan bunu bizzat tecrübe etmişti. Bu yüzden neredeyse yanındaki kadın Yürüyene tecavüz ediyordu. 

"Kabus Taşı."

Beastlain gözlerini kıstı. 

"O itemi nasıl biliyorsun? Bu senin ulaşamayacağın bir bilgi."

"Buz Ejderhası söyledi."

"Oh ho! Ne zahmetli. Bunu henüz bilmemeliydin!"

Beastlain kısık sesle mırıldandı. 

"Yapay zeka algoritmasının en iyi değerlendirmelere ihtiyaç duymasının nedeni bu! O aptal lar. Çünkü düşünmeden aptalca sayıda o canavarlardan yaptılar!"

Jaehwan, Beastlain’in kendi kendine mırıldanmasını izlerken konuştu. 

"Yani diğerlerinin kullandığı [Dönüş Taşı] geçmişe göndermedi."

Beastlain, Jaehwan’a döndü ve durdu. Sonra cevap verdi. 

"Şey, bence kuleyi tek başına temizleyen ilk Yürüyen olduğundan bunu bilebilirsin. Evet, bunda haklısın."

Beastlain parmaklarını şıklattı ve ekran tekrar değişti. 

"77. katta bulduğunuz şey [Dönüş Taşı] değil, [Kabus Taşı]ydı. Bu taş seni Kabus’un kendisi tarafından yaratılan bir rüyaya daldırır. Çok özel bir itemdir."

Ekran bir sürü Yürüyen gösterdi. Kılıç Telaşı Hwang Inchan... Bilim öğretmeni Sakamoto... Geçmişe dönen herkes. Hayallerindeki sonu olmayan bir rüya dünyasında yaşıyorlardı. Beastlain bununla eğleniyor gibi görünüyordu. 

"Ama yalan söylemedim. Bunu gerçekten de özel bir yolla... Geçmişe gittiler gibi düşünebilirsin."

 Jaehwan konuşamadı. Beastlain doğru söylüyordu. Şimdiki andan vazgeçip geçmişe gitmeyi seçenler onlardı. Bencilce diğerlerleriyle olan bağlarını kolayca koparanlar onlardı. Sadece görmek istedikleri dünyaya değer verenler onlardı. Bu, onların istediği sonla aynı görünüyordu. 
 
 "Ama 294. Dünyadan olan hepiniz tuhaf bir yarıştasınız. 77. kata kadar harika gidiyordunuz, biliyor musun? Başka dünyalardan birçokları bu kuleye meydan okudu ama hiçbiri sizin kadar başarılı değildi. Sanki hepiniz böyle bir oyunu uzun zaman oynamış gibiydiniz."
 
 Kesinlikle öyleydi. Ta ki 77. kata ulaşana kadar. 
 
 "Hatta böyle devam ederse öğretici oyunun çok kolay temizleneceğini düşündüm. Neredeyse dehşet vericiydi! Ama sonuç beklenmedik oldu."
 
 Ekranlar aynı anda [Dönüş Taşı]nı kullanan insanları gösterdi. 
 
 "Siz insanlar, muhtemelen zamanda geçmişe gitmeyi dileyen tek türsünüz."
 
 Jaehwan ışıklara dönüşerek kaybolan insanların resimlerini görürken mırıldandı. 
 
 "Evet... Belki de."
 
 Beastlain başını salladı. 
 
 "Pekala, artık muhtemelen yeterince şey biliyorsun. Hadi..."
 
 Jaehwan onun sözünü kesti. 
 
 "Oyuna baştan başlamamı istiyorsun."
 
 "Haha, kesinlikle doğru anladın."
 
 "Beni geçmişe göndermeden."
 
 "Evet. Bu ancak..."
 
 Jaehwan kafasını salladı. 
 
 "Evet. Senin sayende artık bu kulenin ne olduğunu fark ettim."
 
 "Ah?"
 
 Jaehwan uzun zamandır merak ediyordu. Bir anda gökyüzünde beliren devasa bir kule ve gizemli bir mesaj. 
 
 [Tebrikler! Dünyayı kurtarmak için tarafından olarak seçildin! Çağrıyı kabul ediyor musun?]
 
 [Evet / Hayır]
 
 O, çağrıya karşılık vermişti. Bu yüzden buradaydı.

Jaehwan yürüdü ve elini duvara koydu. Taşın soğuğunu hissedebiliyordu. Kulede, Dünyada geçirdiğinden daha çok zaman geçirmişti. Ama nihayetinde asla bu dev yapının aslında bir [item] olduğunu farkedememişti. Bildiği şeyi bozma vaktiydi. Gözlerini kapattı ve kuleye odaklandı. Şeklini hayal etti. Gördüğü ve tecrübe ettiği her şeyi hayal etti. 

Biraz geçtikten sonra başı ağrıdı. İçindeki bir şeyler kopmuş gibiydi. O anda item tanımını gösteren bir pencere açıldı. 

[İtem Detayları]

İsim: Kabuslar Kulesi - Öğretici Mod

Tanım: Pişmanlık Kalesinin yaratıcısı, Kabus [Mulack]ın 2. Eseri. Çağrısını kabul eden kişiyi kendi rüya alemine daldırır. 

"Bu kulenin kendisi dev bir [Kabus Taşı]."

Jaehwan konuştu. "Çoktan uzun zamandır bu kule tarafından yaratılan ’Kabusun Rüyası’nın içindeydim. Çağrıyı kabul ettiğim günden beri."

Bir sessizlik oluştu. Beastlaim başını eğdiğinden yüzü görünmüyordu. Bir saniyeliğine ağlıyormuş gibi titredi, sonra başını kaldırdı. 

"HAHAHAHA!"

Çok kahkaha attı ama gülüşü biraz öfkeliydi. 

"Bu... Bu harika! Beni sürekli hayrete düşürüyorsun!"

Beastlain tekrar parmaklarını şıklattı ve ekran değişti. Şimdi dış dünyayı gösteriyordu. 

Jaehwan afalladı. Dünya iyiydi. Şehir, insanlar, Kule Darbesi’nden sonra gittiğini düşündüğü her şey duruyordu. Henüz kimse öldürülmemişti. 

"Gördüğün gibi aranızdaki kimse henüz ölmedi. ’Gerçek Oyun’ başlamadan önce hepiniz ölseniz rahatsız edici olmaz mıydı?"

Beastlain devam etti, "Kimsenin ölmemesi harika değil mi? Bu, ’Aile’ ya da ’Arkadaş’ gibi gruplar oluşturan siz insanlar için iyi bir haber olmalı."

Yürüyen olanların hepsi ilgilenilmek için hastaneye kaldırılmıştı. Hükümet onları korumaya çalışıyormuş gibi görünüyordu. O hastaların arasında bilinçsiz Jaehwan vardı. Uzun yıllar geçmişti ama Dünyadaki yüzü hâlâ gençliğini korumuştu. 

"10 yıldır burada yaşıyorsun ama sizin dünyanızda sadece 1 ay geçti."

Jaehwan başını salladı. 

’Doğru... Bu bir rüya. Bu, zaman farkını açıklar.’

Ancak bu, yalnızca Şeytan Beastlain’in gösterdiğine güvenebilirse doğruydu. Hepsinin doğru olup olmadığını teyit edemezdi. Şeytan çoktan ona yalan söylemişti, yani doğru olanın ne olduğunu bilemezdi. Bütün ekranlar aynı anda kapandı. 

"Peki, çok zaman harcadık! Sanırım artık teklifimle kaybedecek hiçbir şeyin olmadığını farkettin. Geçmişe gitmeyeceksin. Sadece yeniden başlayacaksın."

Beastlain daha sonra havaya yumruk atmaya başladı. 

"Bu bir zevkti."

Jaehwan’ın önünde aniden bir şey açıldı. 

[Oyun Efendisi, Öğreticiyi bitirmek istiyor. 294. Dünyaya dönebilir ve mevcut olan bütün anılarınla birlikte gerçek oyuna katılabilirsin. Teklifi kabul ediyor musun?]

[Evet / Hayır]

Jaehwan ekrana baktı ve seçim yaptı. 

-Teklifi reddettin. 


https://novelci.com/ dan oku
Çevirmen ihtiyacımız var, başvurmaktan çekinmeyin
https://discord.com/invite/rpAKEfetEh


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.






DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.